Hani bir söz vardır; ölümü gösterip sıtmaya razı etmek diye, iste öyle birşey!.. Son bir senedir yaşadıklarımız ve daha da bu gidişle yaşayacaklarımız… Çok komik gelip gülecegimiz birçok hareketi, Dünya..
Hani bir söz vardır; ölümü gösterip sıtmaya razı etmek diye, iste öyle birşey!..
Son bir senedir yaşadıklarımız ve daha da bu gidişle yaşayacaklarımız…
Çok komik gelip gülecegimiz birçok hareketi, Dünya devletlerinin liderleri, Erbakan hocamın deyişi ile hipnoz edilmişçesine uygulamaları ne yazık ki şüpheli bu durumu dahada vahim şekilde içsellestirmemize sebep olmakta…
Corona yada Covit 19 denilen bu seneryo sayesinde insanlığın hür iradesinin kelepçe altına alındığını görüyoruz…
Cenabı hakk’ın hediye ettiği oksijeni doyasıya içinize çekmenin bedelinin ülkemizde 900 tl olduğu bu zamanları sakın unutmayın…
İlerde bunlar bile hafif kalacaktır korkarım…
İnandığım dinimde içki haram olduğu hâlde, içme özgürlüğünü insana bırakan ve sonrasında hatasının bedeliyle yüzleşmesi ya da hatasından dönmesine fırsat verilen bir düzen varken….
Bu zamanda yaşadığımız olaylarda sigara içen kişilerin direkt sorgusuz sualsiz nefsinin arzularından sebep ceza kesilmesi, bu insan eliyle konulmuş kanunların adaletsizliğini gün yüzüne çıkarmış olması açısından ayrıca güzel bir örnektir sanırım…
Neyse konumuza dönelim;
2010 yıllarıydı, domuz gribi insanlığı tehdit etti, ölümler artacak, insanlık büyük tehdit altında yalanları ile birçok ülkenin elinde çürüyecek olan milyonlarca ilaç satan bu uluslararası teröristvari ilaç firmaları yine yıllar evvel yapacaklarını yazdıkları hâlde şimdi oynanan oyunlara bir bakın!..
Hâlâ corona senaryosuna inanıyor musunuz!?..
O zaman lütfen korona’dan ölen bir kaç kişiye otopsi yapsınlar.
Ama birilerinin diplomalarını iptal edecekleri korkusu olmayan kişiler tarafından…
Göreceğiz ki korona’dan değil ilaçların bedene vermiş olduğu tahribattan sebep ölümlerin gerçekleştiğini…
Bunları yazdım diye bir kısım illa ki şunu soracaktır:
Sen korona’ya inanmıyor musun?..
İnanıyorum; öyle bir grip mikrobu oluşturuldu ve piyasaya sürüldü…
Dahası zatureye sebebiyet veren bu mikrop insanların dirençlerinin zaafiyetinde yatağa düşürdü, dayanıksız olanların ise ölümüne sebep oldu…
İyi de yıllardır gribe dayalı ölümler olmuyor mu sanıyorsunuz?..
Yapmayın, etmeyin, bu durumu saklayan kesimlerin oynadıkları uluslararası senaryonun kandırdığı kesimde olmak yerine araştırın sorgulayın, neler oldugunu göreceksiniz..
Yıllar evvel ağır bir gribe yakalanmıştım…
O an ise kasette rahmetli Barış Manço, nane limon kabuğu diye bir şarkı söylüyordu…
Şaşırdım ve başa sarıp dinledim…
İçindekileri aktardan alıp bir güzel uyguladım, inanırmısınız o gün bugündür gripten ötürü bir daha ilaç kullanmadım…
Hep doğal teknikler ile grip ve benzeri belaları savdım…
Bunu yaparkende iki şeye dikkat ettim…
Birincisi hasta olduğumda özellikle midemi doldurmayı bıraktım, hadisi şerifi bilen bilir…
İkincisi ise topraktan geldik diyerek yine topraktan gelenle bedenimi temizledim…
Şimdi sorarım size, bundan 20 sene evvel ilaç baronlarının yapmış olduğu ilaçların %95’i bitkisel iken şimdi bu oran %95 kimyasala dönmüş vaziyette…
Neden topraktan gelene değil de birkaç ilaç para baronunun sözüne inanalım…
Kendi yaptıkları ilaçları satmak için hastalık yaymaktan çekinmeyen, yan etkileri tedavisinden çok fazla olan onca kimyasala neden inanalım?..
Önceden köylerde sağlık ocagımız vardı, sağlık bulurduk…
Şehirlerde ise şifahane vardı, şifa arardık… Şimdilerde ise birçok yer hastahane (hasta evi) dolu…
Neden?..
Gelin soruları çoğaltalım…
İlaç baronlarının emrinde olmayan vicdanlı bir doktorun sorduğu soruları kendimize soralım…
Neden maske takıyoruz ?
İşe yarıyorsa mesafe neden?..
Peki mesafe ise yarıyorsa, maske neden?..
Haydi bir soru daha gelsin ozaman.
Bu ikisi de işe yarıyor ise, evlere kapanma neden?..
Bir soru daha soralım…
Bence yeter de yine de soralım; üçü de işe yarıyor ise aşı neden?..
Bak sorular kesilmedi ama olsun, bir soru daha gelsin, son bir soru; aşı işe yarıyor ise aşıyı üreten firmanın sorumluluğu yoktur maddesi neden?..
Bir hastalığı vücudun atabilmesi için, istediğiniz kişiye sorun ilk önce gereken inanmaktır…
Bunun araştırmalar sonucu kanıtlanmış olan gerçeği ise korku beden mücadelesinde bedeni durduruyor olması diyecektir size…
Peki bir yıldır, neden tv.’lerden korku pompalanıyor hiç düşündünüz mü?..
Bir bitki uzmanı fitoterapist olarak bana danışan dostlarıma vermiş olduğum tavsiyelerin başı doğal beslenme az yeme ile başlıyor…
Devamında ise boy, kilo ve yaşına göre değişkenlikler göstermesine nazaran tamamiyle doğal bitkilerle, sera ürünü olmayan ürünlerle şifasını bulacaklarına olan inancımı aktarıyorum…
Sağlık personeli olup korona tedavisi için verilen ilaçları kullanmayan onca tanıdığım var ve aman diyorlar…
Sağlam insanın bile böbreklerini, karaciğerini ve dalağını iflas ettirebilecek…
Bu şimdiki zaman olmasa da, ilerde kan pıhtılaşmasına dayalı kalp krizi ile başbaşa kalabileceklerini ve çoklu organ yetmezliğine gidebileceğini söylüyorlar…
Şimdi kendime sorduğum sorularıma siz değerli okurlarımdan kendinizce cevap vermenizi, en önemlisi düşünmenizi, sorgulamanızı, araştırmanızı tavsiye ediyorum…
2010 yılında domuz gribi neyse şimdi de covit 19 odur diyorum…
Bizim halkımız bunu bir şekilde atlatmanın yolunu bulacaktır ve er ya da geç yönetim erklerimiz, aldatıldık dememek için lütfen sorgulasınlar, araştırsınlar ve düşünsünler…
84 milyonun kendilerine emanet edildiğini bilip ona göre hareket ettiklerini düşünüyoruz elbette; Ama biz bir düşünüyor isek onlar bin düşünmek zorundadırlar…
Çocukluğumda hatırlarım, doktor amca gelir, üşüttügümüz de terini üzerinde soğutmayın, tarhana çorbası kaynatın dediklerini…
Peki şimdilerde doktorlarımız neden torba torba ilaç vermekteler?..
Daha fazla sorulara boğmayayım sizleri ve aklımdaki suallerle sizide araştırmaya sorgulamaya düşünmeye sevketeceğim…
Bu yazılarımın ilkini yazarken hepinize,
Sağlıklı huzurlu mutlu günler geçirmenizi Cenabı Hakk’tan dilerim…
Kalın Sağlıcakla…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)