Hayatı bir şekilde yaşıyoruz… Aslına bakılırsa hayat; hayallerle hatıralar arasına sıkışmış bir zaman dilimi… En güzel zamanlar istisnasız çocukluk yılları. Tabii bir sağlık problemi olmayanlar için… Önceleri çok uzunmuş gibi..
Hayatı bir şekilde yaşıyoruz…
Aslına bakılırsa hayat; hayallerle hatıralar arasına sıkışmış bir zaman dilimi…
En güzel zamanlar istisnasız çocukluk yılları. Tabii bir sağlık problemi olmayanlar için…
Önceleri çok uzunmuş gibi olan zaman, sonraları çarçabuk geçiverir sanki…
Aldığımız veya verdiğimiz her nefes kendimize ait zamandan azar azar tükenmenin alameti…
Buluğ çağına gelince kurulan hayaller, yirmili ve otuzlu yaşlarda yarınlardan beklenen umut, kırk ve üstü yaşlarda hayat ve hatıraların bir arada bulunduğu yıllar…
İnsan hayatı, hayallerle hatıralar arasına sıkıştığını kırklı yaşlarda anlıyor…
Kırklı yaşların ardından bütün isteklerimiz çocuklar için. Sanki onlar bir hayal kurmuyormuş gibi. Onlar adına düşünme, onlar adına kararlar alma…
Sanki daha önceki kararlarımızda başarılı olmuşuz gibi…
Bu arada bize sormadan geçen seneler…
Hepsi de ömre dâhil…
Ve ellili seneler…
Artık neyi başarıp neyi başaramadığımızı bildiğimiz yaşlar…
Geriye bakıyorsunuz yarım asır geçmiş. Önünüze bakıyorsunuz en erkeni altmışlı seneleri gösteriyor…
Kelimelerin boğaza tıkandığı seneler…
Yaşanacak yılların ana konusu sağlık…
Doktor, perhiz, eczane, ilaç vs…
Ve ardından “tüh”ler…
Bazen “keşke”ler…
Aslına bakılırsa bu iki kelime çok şey anlatıyor…
Çünkü “Tüh’ler ve keşke’ler” başarısızlığın acı bir özeti…
Birçok şeyin telafisi olmayan bir özet…
Zeki ORDU
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)